Kesinlikle bu ölçekte bir hareket bulmayı beklemiyorduk. Artık yol, kaldırım ve kanalizasyon olduğu için caddenin yıkılacağını düşündük. Ancak Jihlava Vysoiny Müzesi’nden koruma arkeolojik araştırma başkanı Ale Hoch, ilk önce mezarların açmaların açılmasından hemen sonra tırmanmaya başladığını açıklıyor.
Ekibi, Archaia Brno şirketinden arkeologlarla işbirliği içinde, Mayıs ayından bu yana bölgede çalışıyor. Koruma amaçlı arkeolojik araştırmaların ikinci nedeni ise bu yılın mayıs ayında başlayan Martinská namst’ın yeniden canlandırılmasıdır.
Neredeyse hiçbir şey bulamadığımız alanlar var ama hiçbir şey bulamadığımız yerler de var, diye gülüyor arkeolog Hoch, pek çoğunun yeraltına kanadığını söylüyor.
Peki ya eski kemikler?
Otopsiye gelince, arkeologlar şu ana kadar 200 kişinin kalıntılarını ortaya çıkardılar. Şimdilik en eski mezarlar 13. yüzyılın başlarına, en genci ise 16. yüzyıla tarihleniyor. Günlük nüfusla karşılaştırıldığında hareketli nüfus, boy ve yaşta önemli bir artışla karakterize edilir. Hoch, bazı kalıntıların daha ayrıntılı antropolojik incelemeye tabi tutulacağı gerçeğiyle birlikte çocuk ölüm oranının da yüksek olduğunu belirtiyor.
Çocuk ölümlerinin yüksek olduğunun kanıtı aynı zamanda çok sayıda toplu çocuk mezarının bulunmasıdır. Özellikle çocukların eğlendiği bir site keşfettik, diye açıklıyor.
Şimdilik çocuğun cenazesinin hemen gömülmediği görülüyor. Bunun bir aile trajedisi olduğunu bile düşünmeyelim. Belki bir salgının sonucu olabilir. Ale Hoch, bunun aynı zamanda yetimhanedeki bir çocuğun cenazesi de olabileceğini söyledi.
Arkeologlar ilk bakışta gömülü insanların iskeletlerinde çeşitli iyileşmiş yaralar ve hastalıklar görebiliyorlardı. Dedektifler olarak bu sakinlerin hayatlarını yavaş yavaş kana bulayabilirler.
İskelet buluntuları arasında örneğin ilk bakışta yaralanma belirtisinin açıkça görüldüğü bir kafatası da vardı. Bu muhtemelen bir baltayla yapılmış olabilir. Kurbanın çantasındaki yaralanma hemen ölümcül olmadı. Ön rapora göre akışın akıcı olduğu ve bir süre daha devam etmesi muhtemel görünüyor. Bu, hasar bölgesindeki kafatası kemiklerinin yuvarlaklığı ile gösterilir. Arkeolog Hoch, bunun yaranın iyileşmeye başladığının kanıtı olduğunu açıklıyor.
Bir başka ilginç buluntu ise örneğin otuzlu yaşlarında bacağı kırık bir kadının iskeleti. Uyluk kemiği kaynaşmıştı ama bu yüzden bacağı sekiz santim kısalmıştı. Özellikle koltuk değnekleri ve diğer desteklerle ilgiliydi ve bu sayede vücudun üst kısmındaki kas sistemini geliştirerek koşmasını sağladı.
13. yüzyıldan kalma müstahkem avlu
Martinsk Mnst arkeologlara da büyüleyici buluntular sağladı. Örneğin Hasskovy Caddesi’nde savunma sisteminin surlar, duvarlar ve hendek şeklindeki temelleri korunmuştur. Bu sayede Orta Çağ’ın sonlarında savunma sisteminin neye benzediğini yeniden inşa edebileceğiz, Hoch’u hatırlayın.
Arkeolog, Martinská námst’ta 13. yüzyılın başlarından kalma Lechtský sedl’in kalıntılarını keşfedebilmek için orada kapalı araştırmadan önce gitmeyi umuyordu. Bazı yazılarda buna işaret ediliyordu. Ve bunu arkeolojik olarak bulmayı başardık. Teb jet şehrinin var olmadığı dönemdeki karanlığa değinelim, karanlığa öncülük eden arkeolog ortaya çıkıyor.
Buluntular, muhtemelen 13. yüzyılın başında, bu ilk yalamaların merkezi olan müstahkem bir malikanenin burada bulunduğunu gösteriyor. Yüz savunma siperini ve eski çitin kalıntılarını ele geçirdik. Tanımlanan bu alanın dışında depo olduğu düşünülen bir taş bulunmuştur (etek) konut kompleksinin yer üstü binasının boyutlarından sonra buluntuyu anlatıyor.
Martinská nmst’in yeniden canlandırılması bu yıl başladı. İnşaatın beş yıl sonra Nisan ayında tamamlanması gerekiyor. Arkeologlar önümüzdeki beş yıl boyunca şehirde dolaşacaklarını varsayıyorlar. Arkeolojik araştırma başkanı, meydanın kabaca üçte biri kadar olan doğu yarısının keşfedilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Meydanın yeniden canlandırılmasının özü, su temini, kanalizasyon sistemi, kamu aydınlatması ve metropol caddesinin yeniden inşasıdır. Yol yüzeyleri, kaldırımlar pürüzsüz olacak ve lokasyona yeni mobilyalar ve bahçeler eklenecek.
Ekibi, Archaia Brno şirketinden arkeologlarla işbirliği içinde, Mayıs ayından bu yana bölgede çalışıyor. Koruma amaçlı arkeolojik araştırmaların ikinci nedeni ise bu yılın mayıs ayında başlayan Martinská namst’ın yeniden canlandırılmasıdır.
Neredeyse hiçbir şey bulamadığımız alanlar var ama hiçbir şey bulamadığımız yerler de var, diye gülüyor arkeolog Hoch, pek çoğunun yeraltına kanadığını söylüyor.
Peki ya eski kemikler?
Otopsiye gelince, arkeologlar şu ana kadar 200 kişinin kalıntılarını ortaya çıkardılar. Şimdilik en eski mezarlar 13. yüzyılın başlarına, en genci ise 16. yüzyıla tarihleniyor. Günlük nüfusla karşılaştırıldığında hareketli nüfus, boy ve yaşta önemli bir artışla karakterize edilir. Hoch, bazı kalıntıların daha ayrıntılı antropolojik incelemeye tabi tutulacağı gerçeğiyle birlikte çocuk ölüm oranının da yüksek olduğunu belirtiyor.
Çocuk ölümlerinin yüksek olduğunun kanıtı aynı zamanda çok sayıda toplu çocuk mezarının bulunmasıdır. Özellikle çocukların eğlendiği bir site keşfettik, diye açıklıyor.
Şimdilik çocuğun cenazesinin hemen gömülmediği görülüyor. Bunun bir aile trajedisi olduğunu bile düşünmeyelim. Belki bir salgının sonucu olabilir. Ale Hoch, bunun aynı zamanda yetimhanedeki bir çocuğun cenazesi de olabileceğini söyledi.
Arkeologlar ilk bakışta gömülü insanların iskeletlerinde çeşitli iyileşmiş yaralar ve hastalıklar görebiliyorlardı. Dedektifler olarak bu sakinlerin hayatlarını yavaş yavaş kana bulayabilirler.
İskelet buluntuları arasında örneğin ilk bakışta yaralanma belirtisinin açıkça görüldüğü bir kafatası da vardı. Bu muhtemelen bir baltayla yapılmış olabilir. Kurbanın çantasındaki yaralanma hemen ölümcül olmadı. Ön rapora göre akışın akıcı olduğu ve bir süre daha devam etmesi muhtemel görünüyor. Bu, hasar bölgesindeki kafatası kemiklerinin yuvarlaklığı ile gösterilir. Arkeolog Hoch, bunun yaranın iyileşmeye başladığının kanıtı olduğunu açıklıyor.
Bir başka ilginç buluntu ise örneğin otuzlu yaşlarında bacağı kırık bir kadının iskeleti. Uyluk kemiği kaynaşmıştı ama bu yüzden bacağı sekiz santim kısalmıştı. Özellikle koltuk değnekleri ve diğer desteklerle ilgiliydi ve bu sayede vücudun üst kısmındaki kas sistemini geliştirerek koşmasını sağladı.
13. yüzyıldan kalma müstahkem avlu
Martinsk Mnst arkeologlara da büyüleyici buluntular sağladı. Örneğin Hasskovy Caddesi’nde savunma sisteminin surlar, duvarlar ve hendek şeklindeki temelleri korunmuştur. Bu sayede Orta Çağ’ın sonlarında savunma sisteminin neye benzediğini yeniden inşa edebileceğiz, Hoch’u hatırlayın.
Arkeolog, Martinská námst’ta 13. yüzyılın başlarından kalma Lechtský sedl’in kalıntılarını keşfedebilmek için orada kapalı araştırmadan önce gitmeyi umuyordu. Bazı yazılarda buna işaret ediliyordu. Ve bunu arkeolojik olarak bulmayı başardık. Teb jet şehrinin var olmadığı dönemdeki karanlığa değinelim, karanlığa öncülük eden arkeolog ortaya çıkıyor.
Buluntular, muhtemelen 13. yüzyılın başında, bu ilk yalamaların merkezi olan müstahkem bir malikanenin burada bulunduğunu gösteriyor. Yüz savunma siperini ve eski çitin kalıntılarını ele geçirdik. Tanımlanan bu alanın dışında depo olduğu düşünülen bir taş bulunmuştur (etek) konut kompleksinin yer üstü binasının boyutlarından sonra buluntuyu anlatıyor.
Martinská nmst’in yeniden canlandırılması bu yıl başladı. İnşaatın beş yıl sonra Nisan ayında tamamlanması gerekiyor. Arkeologlar önümüzdeki beş yıl boyunca şehirde dolaşacaklarını varsayıyorlar. Arkeolojik araştırma başkanı, meydanın kabaca üçte biri kadar olan doğu yarısının keşfedilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Meydanın yeniden canlandırılmasının özü, su temini, kanalizasyon sistemi, kamu aydınlatması ve metropol caddesinin yeniden inşasıdır. Yol yüzeyleri, kaldırımlar pürüzsüz olacak ve lokasyona yeni mobilyalar ve bahçeler eklenecek.