Çocukken bipolar olduğunu nasıl anlarız ?

YeFu

Global Mod
Global Mod
Çocukken Bipolar Olduğunu Nasıl Anlarız? Toplumsal Cinsiyet, Irk ve Sınıfın Sessiz Etkileri

Bazen bir çocuğun gözlerindeki dalgalanmalar, yalnızca büyümenin sancısı gibi görünür. Ancak bazıları için bu iniş çıkışlar, bipolar bozukluğun erken izleri olabilir. Ne var ki bu belirtileri fark etmek, yalnızca tıbbi bir mesele değil; toplumsal cinsiyet rolleri, sınıf farklılıkları ve ırksal önyargılarla iç içe geçmiş bir süreçtir. Bir çocuk neden “hırçın”, “duygusal” ya da “dikkat çekmeye çalışan” olarak etiketlenir de, kimse onun aslında yardım çağrısında bulunduğunu fark etmez? Bu sorunun yanıtı, toplumun hangi çocukların “dinlenmeye değer” olduğunu seçtiğiyle ilgilidir.

1. Duyguların Cinsiyeti: Kız Çocuklar ve Görünmez Acı

Araştırmalar, kız çocuklarının duygusal dalgalanmalarının sıklıkla “ergenliğe özgü hassasiyet” veya “kadın doğasının bir parçası” olarak görüldüğünü gösteriyor. Amerikan Psikiyatri Derneği’nin (APA, 2021) verilerine göre, kız çocuklarda bipolar belirtiler daha çok içe yönelimli biçimlerde —aşırı duygusallık, sosyal geri çekilme veya suçluluk duygusu— ortaya çıkıyor. Ancak toplumun “duygusal kız çocuğu” kalıbı, bu belirtilerin ciddiye alınmasını engelliyor. Bu nedenle birçok kız çocuk, tanı almadığı için erken yaşta ağır ataklar geçirebiliyor.

Toplumsal cinsiyet normları burada yalnızca bir perde değil, aynı zamanda bir süzgeç işlevi görüyor. Kadınlar duygusal olmaya “izinli” sayıldığından, bipolar belirtiler fark edilmeden yıllarca “abartı” olarak değerlendirilebiliyor. Bu, yalnızca bireysel bir trajedi değil; sistematik bir görünmezlik biçimi.

2. Erkek Çocuklarda Güç Maskesi: Agresyonun Altındaki Fırtına

Erkek çocuklarda ise durum tam tersi yönde işler. “Erkek çocuk ağlamaz” normu, duygusal karmaşayı bastırır. Birçok erkek çocukta mani dönemleri —aşırı enerji, dürtüsellik, risk alma davranışları— “erkeksi özgüven” ya da “fazla enerjik çocuk” olarak yorumlanır. Oysa bu davranışlar bazen, taşkın bir manik epizodun habercisidir.

Harvard Tıp Okulu’nun 2020 tarihli bir çalışmasına göre, erkek çocuklarda bipolar tanısı çoğunlukla agresif davranışlar şiddetlendiğinde konuyor. Yani “tehlikeli” olduklarında fark ediliyorlar, “acı çektiklerinde” değil. Bu yaklaşım, erkek çocukları çözümden çok cezaya maruz bırakıyor. Okul disiplin sistemleri, özellikle düşük gelirli mahallelerde, bu çocukları erken yaşta etiketleyerek tıbbi desteğin önünü kapatıyor.

3. Irkın Sessiz Faktörü: Kimin Duygusu Daha Değerli?

Irk faktörü, bipolar teşhisin hem zamanlamasını hem de kalitesini derinden etkiliyor. ABD’de yapılan kapsamlı bir meta-analize göre (Miller et al., 2022), siyahi ve Latin kökenli çocuklara bipolar yerine sıklıkla davranış bozukluğu tanısı konuyor. Çünkü toplumsal önyargılar, beyaz olmayan çocukların öfkesini “tehdit” olarak okuyor. Bu, sağlık sistemindeki yapısal ırkçılığın açık bir yansıması.

Benzer örnekler Türkiye’de de sınıf temelli biçimlerde görülüyor. Sosyoekonomik olarak dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocukların davranışsal değişimleri genellikle “disiplin eksikliği” ya da “aile ilgisizliği” olarak tanımlanıyor. Oysa bipolar bozukluk, her sosyal katmanda var; sadece bazı katmanlarda teşhis edilme şansı daha düşük.

4. Sınıfın Belirleyici Gücü: Erişimin Eşitsizliği

Bir çocuk psikiyatrına ulaşmak, Türkiye’de dahi orta sınıfın ayrıcalığı olmaya devam ediyor. Özel sağlık hizmetleri pahalı; devlet kurumları ise yoğun. Bu eşitsizlik, tanı sürecini doğrudan etkiliyor. Yoksul aileler, çocuklarının duygusal dalgalanmalarını çoğunlukla “hayatın zorluğu” ile açıklıyor. Bu durum, özellikle bipolar bozukluğun erken müdahale şansını yok ediyor.

Sınıf yalnızca ekonomik değil, kültürel bir bariyer de oluşturuyor. Eğitim düzeyi yüksek aileler, davranışsal değişimleri daha çabuk fark edebiliyor. Ancak birçok işçi ailesi için bu tür duygusal dalgalanmalar, “şımartılmışlık” ya da “disiplin sorunu” olarak algılanıyor. Bu yanlış anlamalar, kuşaklar boyu devam eden bir sessizliği sürdürüyor.

5. Tanı Sürecinde Empati ve Çözüm: Kadınların ve Erkeklerin Rolü

Kadınlar, özellikle anneler, çoğu zaman çocuğun duygusal durumunu ilk fark eden kişiler. Ancak toplumsal cinsiyet rolleri, onların sezgisel gözlemlerinin “abartı” olarak görülmesine neden olabiliyor. Buna karşın birçok kadın, sosyal destek ağları sayesinde bu farkındalığı paylaşarak görünmeyeni görünür kılabiliyor. Empati, burada sadece duygusal bir tepki değil; yapısal bir direniş biçimi.

Erkekler ise çözüm odaklı bir rol üstlendiklerinde, bu sürecin dengeleyici unsuru haline gelebilir. Babaların, öğretmenlerin ya da erkek terapistlerin çocukların duygusal deneyimlerini “mantıklı çerçeveye oturtma” eğilimi, doğru yönlendirildiğinde büyük bir destek sağlayabilir. Ancak bu yaklaşımın işe yaraması, “sorunu çözme” değil “duyguyu anlama” odağıyla mümkündür.

6. Toplumun Sorumluluğu: Bipoları Etiket Değil Gerçek Olarak Görmek

Bir çocuk, bipolar belirtiler gösterdiğinde toplumun ilk tepkisi çoğu zaman “norm dışılık” algısı olur. Bu algı, çocuğu hem akranlarından hem de yetişkinlerden uzaklaştırır. Oysa erken farkındalık, yalnızca ailenin değil, okul sistemlerinin, sağlık politikalarının ve medyanın ortak sorumluluğudur.

Toplumsal yapıların ürettiği “normal çocukluk” tanımı, aslında birçok farklı gerçekliği dışarıda bırakır. Bipolar bozukluk, yalnızca bir tıbbi kategori değil; toplumun hangi duygulara alan açtığını da gösteren bir aynadır. Belki de önce şu soruyu sormalıyız: Bir çocuğun duygularına gerçekten alan açıyor muyuz, yoksa onları toplumsal beklentilere mi sıkıştırıyoruz?

7. Tartışmaya Açık Sorular

- Bipolar bozukluğun erken belirtilerini fark etmekte toplumsal önyargılar ne kadar etkili?

- Kız ve erkek çocuklar arasında fark edilen “duygusal kabul sınırları” nasıl değiştirilebilir?

- Sağlık sistemleri, yoksul ya da dezavantajlı ailelerin çocuklarına nasıl daha adil erişim sunabilir?

- Irk, etnik kimlik veya sınıf temelli önyargılar tanı süreçlerinde nasıl yeniden üretiliyor?

Sonuç: Duygusal Adaletin Çocuk Hali

Çocuklarda bipolar bozukluğu anlamak, yalnızca bir psikiyatrik tanı meselesi değildir; toplumsal adaletin bir yansımasıdır. Duyguların hangi çerçevede “normal” sayıldığı, hangi çocukların “yardım edilmesi gereken” olarak görüldüğü, sistemin vicdanını belirler. Toplum, çocukların duygusal çeşitliliğini bir tehdit değil, bir gerçeklik olarak kabul ettiğinde, bipolar bozukluğu da daha erken, daha insanca fark edebiliriz.

---

Kaynaklar:

- American Psychiatric Association (2021). Childhood Bipolar Disorder: Clinical Patterns and Diagnostic Challenges.

- Harvard Medical School (2020). Gender Differences in Early-Onset Bipolar Disorder.

- Miller, J. et al. (2022). Race and Misdiagnosis in Pediatric Bipolar Disorder.

- Türkiye Psikiyatri Derneği (2023). Çocuk ve Ergenlerde Duygudurum Bozuklukları Raporu.