Murat
New member
25 Yaşında Üsteğmen Olunur mu? Bir Hikâyenin İzinde
Sevgili forumdaşlar, bu akşam sizlere bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki içinizden birinin aklına takılan o soruya da yanıt olur: “25 yaşında üsteğmen olunur mu?” Ama cevap tek başına kuru bir “evet” ya da “hayır” değil. Çünkü rütbeler sadece sayılardan ibaret değil, insanın içindeki yolculuktan geçiyor. İşte size o yolculuğun hikâyesi…
---
Bir Genç Adamın Hayali
Mert, küçük bir Anadolu kasabasında büyümüş bir delikanlıydı. Çocukluğundan beri asker üniformasına bir başkasının gözüyle değil, kalbinin en derin yerinden bakanlardan. Babası ona hep, “oğlum disiplinle yürüyen adamın önü her zaman açıktır” derdi.
Üniversite yıllarında arkadaşları farklı yollar seçerken, Mert’in hayali hep aynı kaldı: Harp Okulu. Ancak kaderin yolları bazen dolambaçlıdır. İlk denemesinde başarılı olamadı, sınavdan elendi. Vazgeçmek kolaydı, ama o vazgeçmedi. Bir yıl sonra tekrar denedi ve bu kez kapılar aralandı.
---
Kadınların Empatiyle Baktığı Nokta
Mert’in hikâyesini dinleyen çocukluk arkadaşı Elif, her zaman farklı bir gözle bakardı. Elif için mesele yalnızca rütbe değildi. O, Mert’in annesinin gururla oğluna sarılacağı günü hayal ederdi. Ona göre üsteğmen olmak sadece bir kariyer değil, bir annenin gözünde “oğlum başardı” duygusuydu.
Elif’in bakışı, bizlere kadınların bu yolculuğu nasıl gördüğünü anlatıyor aslında. Onlar sayılardan çok duygulara odaklanıyor. Mert’in 25 yaşında üsteğmen olup olmayacağı sorusu, Elif için “Mert bu yolda mutlu olacak mı?” sorusuna dönüşüyordu.
---
Erkeklerin Stratejik Hesapları
Mert’in üniversiteden arkadaşı Burak ise tamamen farklı bir kafa yapısına sahipti. Hesap kitap adamıydı. Mert’in “25 yaşında üsteğmen olunur mu?” sorusuna hemen tabloyla yaklaşırdı:
* Harp Okulu 4 yıl,
* Mezuniyet sonrası asteğmenlik 1 yıl,
* Teğmenlik dönemi 3 yıl civarı…
Sonra eklerdi: “Bak dostum, eğer zamanında girdiysen, birkaç aylık farkla 25 yaşında üsteğmenliği yakalayabilirsin. Ama sınavı kaçırdın mı, iş kayar.”
Burak’ın stratejik yaklaşımı, aslında erkeklerin meseleye daha mekanik, daha planlı bakışını gösteriyordu. Onun için bu sadece bir denklemdi: giriş yılı + eğitim süresi + görev yılı = üsteğmenlik.
---
Rütbenin Ötesindeki Yolculuk
Mert ise iki dostunun bakışını da içine sindirdi. Elif’in kalbe dokunan sözleriyle Burak’ın hesaplı mantığını bir araya getirdi. Kendisine şu soruyu sordu: “Ben bu yolu sadece rütbe için mi yürüyorum, yoksa rütbe benim yolculuğumun bir sonucu mu?”
Aslında mesele tam da buradaydı. 25 yaşında üsteğmen olmak mümkündü, evet. Ama asıl mesele, o yaşa geldiğinde insanın omzundaki yükü taşıyacak olgunluğa erişip erişememesiydi. Çünkü rütbe sadece apolet değil, ardındaki sorumluluktu: emanet edilen askerler, ailelerine verilen söz, memlekete duyulan bağlılık.
---
Bir Yolculuğun Dönüm Noktası
Mert 24 yaşını bitirdiğinde teğmendi. Gözlerini 25’e çevirmişti. Rütbe terfisi yaklaşıyordu. Fakat tam o sıralar zorlu bir sınavdan geçti: birliğinde çıkan ani bir olayda karar vermesi gerekti. Askerlerden biri ciddi bir sağlık sorunu yaşadı, ambulans gecikti. Mert, inisiyatif alarak kendi aracıyla onu en yakın hastaneye götürdü.
Burada Burak’ın stratejik tavsiyesi işe yaramadı, çünkü hesaplarla ölçülemeyecek bir andı. Elif’in empatisi ise tam oradaydı: “önce insan” diyordu. İşte o gün Mert anladı ki, üsteğmenlik sadece zamanla değil, sorumluluk anında verilen kararlarla da kazanılıyor.
---
25 Yaşın Eşiğinde
Ve o gün geldi. Mert 25 yaşındaydı, terfi listesi açıklandı. Adı üsteğmenlerin arasında yazıyordu. Annesi gözyaşlarını tutamadı, Elif ona sarıldı, Burak ise tebessümle “hesap doğruymuş” dedi.
Ama en önemlisi, Mert’in kendi içindeki sesi şunu söyledi: “Ben sadece 25 yaşında üsteğmen olmadım, 25 yaşında sorumluluğu öğrenen bir adam oldum.”
---
Forumdaşlara Sorular
* Sizce önemli olan yaş mı, yoksa insanın omuzladığı sorumluluk mu?
* 25 yaşında üsteğmen olmak bir başarı mı, yoksa beklenen doğal bir süreç mi?
* Kadınların duygusal yaklaşımı mı, erkeklerin stratejik hesabı mı bu yolculuğu daha doğru anlatıyor?
* Siz hiç hayatınızda “rütbe” yerine “sorumluluk” ile sınandığınız bir an yaşadınız mı?
---
Son Söz
25 yaşında üsteğmen olunabilir, evet. Ama asıl mesele o yaşta insanın neyi sırtlandığı, hangi kararları aldığıdır. Çünkü rütbeler zamanla gelir, ama insanın kendine ve topluma karşı duruşu her zaman sınavdadır.
Peki forumdaşlar, siz olsaydınız 25 yaşında nasıl bir rütbe taşımak isterdiniz: apolette yazan mı, yoksa kalbinizdeki sorumluluk mu?
Sevgili forumdaşlar, bu akşam sizlere bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki içinizden birinin aklına takılan o soruya da yanıt olur: “25 yaşında üsteğmen olunur mu?” Ama cevap tek başına kuru bir “evet” ya da “hayır” değil. Çünkü rütbeler sadece sayılardan ibaret değil, insanın içindeki yolculuktan geçiyor. İşte size o yolculuğun hikâyesi…
---
Bir Genç Adamın Hayali
Mert, küçük bir Anadolu kasabasında büyümüş bir delikanlıydı. Çocukluğundan beri asker üniformasına bir başkasının gözüyle değil, kalbinin en derin yerinden bakanlardan. Babası ona hep, “oğlum disiplinle yürüyen adamın önü her zaman açıktır” derdi.
Üniversite yıllarında arkadaşları farklı yollar seçerken, Mert’in hayali hep aynı kaldı: Harp Okulu. Ancak kaderin yolları bazen dolambaçlıdır. İlk denemesinde başarılı olamadı, sınavdan elendi. Vazgeçmek kolaydı, ama o vazgeçmedi. Bir yıl sonra tekrar denedi ve bu kez kapılar aralandı.
---
Kadınların Empatiyle Baktığı Nokta
Mert’in hikâyesini dinleyen çocukluk arkadaşı Elif, her zaman farklı bir gözle bakardı. Elif için mesele yalnızca rütbe değildi. O, Mert’in annesinin gururla oğluna sarılacağı günü hayal ederdi. Ona göre üsteğmen olmak sadece bir kariyer değil, bir annenin gözünde “oğlum başardı” duygusuydu.
Elif’in bakışı, bizlere kadınların bu yolculuğu nasıl gördüğünü anlatıyor aslında. Onlar sayılardan çok duygulara odaklanıyor. Mert’in 25 yaşında üsteğmen olup olmayacağı sorusu, Elif için “Mert bu yolda mutlu olacak mı?” sorusuna dönüşüyordu.
---
Erkeklerin Stratejik Hesapları
Mert’in üniversiteden arkadaşı Burak ise tamamen farklı bir kafa yapısına sahipti. Hesap kitap adamıydı. Mert’in “25 yaşında üsteğmen olunur mu?” sorusuna hemen tabloyla yaklaşırdı:
* Harp Okulu 4 yıl,
* Mezuniyet sonrası asteğmenlik 1 yıl,
* Teğmenlik dönemi 3 yıl civarı…
Sonra eklerdi: “Bak dostum, eğer zamanında girdiysen, birkaç aylık farkla 25 yaşında üsteğmenliği yakalayabilirsin. Ama sınavı kaçırdın mı, iş kayar.”
Burak’ın stratejik yaklaşımı, aslında erkeklerin meseleye daha mekanik, daha planlı bakışını gösteriyordu. Onun için bu sadece bir denklemdi: giriş yılı + eğitim süresi + görev yılı = üsteğmenlik.
---
Rütbenin Ötesindeki Yolculuk
Mert ise iki dostunun bakışını da içine sindirdi. Elif’in kalbe dokunan sözleriyle Burak’ın hesaplı mantığını bir araya getirdi. Kendisine şu soruyu sordu: “Ben bu yolu sadece rütbe için mi yürüyorum, yoksa rütbe benim yolculuğumun bir sonucu mu?”
Aslında mesele tam da buradaydı. 25 yaşında üsteğmen olmak mümkündü, evet. Ama asıl mesele, o yaşa geldiğinde insanın omzundaki yükü taşıyacak olgunluğa erişip erişememesiydi. Çünkü rütbe sadece apolet değil, ardındaki sorumluluktu: emanet edilen askerler, ailelerine verilen söz, memlekete duyulan bağlılık.
---
Bir Yolculuğun Dönüm Noktası
Mert 24 yaşını bitirdiğinde teğmendi. Gözlerini 25’e çevirmişti. Rütbe terfisi yaklaşıyordu. Fakat tam o sıralar zorlu bir sınavdan geçti: birliğinde çıkan ani bir olayda karar vermesi gerekti. Askerlerden biri ciddi bir sağlık sorunu yaşadı, ambulans gecikti. Mert, inisiyatif alarak kendi aracıyla onu en yakın hastaneye götürdü.
Burada Burak’ın stratejik tavsiyesi işe yaramadı, çünkü hesaplarla ölçülemeyecek bir andı. Elif’in empatisi ise tam oradaydı: “önce insan” diyordu. İşte o gün Mert anladı ki, üsteğmenlik sadece zamanla değil, sorumluluk anında verilen kararlarla da kazanılıyor.
---
25 Yaşın Eşiğinde
Ve o gün geldi. Mert 25 yaşındaydı, terfi listesi açıklandı. Adı üsteğmenlerin arasında yazıyordu. Annesi gözyaşlarını tutamadı, Elif ona sarıldı, Burak ise tebessümle “hesap doğruymuş” dedi.
Ama en önemlisi, Mert’in kendi içindeki sesi şunu söyledi: “Ben sadece 25 yaşında üsteğmen olmadım, 25 yaşında sorumluluğu öğrenen bir adam oldum.”
---
Forumdaşlara Sorular
* Sizce önemli olan yaş mı, yoksa insanın omuzladığı sorumluluk mu?
* 25 yaşında üsteğmen olmak bir başarı mı, yoksa beklenen doğal bir süreç mi?
* Kadınların duygusal yaklaşımı mı, erkeklerin stratejik hesabı mı bu yolculuğu daha doğru anlatıyor?
* Siz hiç hayatınızda “rütbe” yerine “sorumluluk” ile sınandığınız bir an yaşadınız mı?
---
Son Söz
25 yaşında üsteğmen olunabilir, evet. Ama asıl mesele o yaşta insanın neyi sırtlandığı, hangi kararları aldığıdır. Çünkü rütbeler zamanla gelir, ama insanın kendine ve topluma karşı duruşu her zaman sınavdadır.
Peki forumdaşlar, siz olsaydınız 25 yaşında nasıl bir rütbe taşımak isterdiniz: apolette yazan mı, yoksa kalbinizdeki sorumluluk mu?